10 Temmuz 2013 Çarşamba

Karadeniz Turu: Borçka- Karagöl

Batum ve Kobuleti'de geçirdiğimiz eğlenceli hafta sonundan sonra Batum'dan bindiğimiz bir otobüsle sınırı geçtik ve yurda döndük. Otobüsten Hopa'da indik ve küçük ilçede hızlı bir tur attıktan sonra bir balıkçıda öğle yemeğimizi yedik. Sonrasında daha fazla oyalanacak birşey bulamadığımızdan Artvin'e doğru yola çıktık. Hopa-Artvin arası sürekli minibüsler çalışıyor ve ücret 15TL.
Artvin oldukça şaşırtıcı bir kentti benim için, bir kere tek bir düz alan, geniş bir şehir meydanı bulmak mümkün değil,şehir dik yamaçlara dağınık halde kurulmuş, şehir merkezine ulaşabilmek için uzun ve kıvrımlı yokuşları tırmanmanız gerekiyor. Amacınız gezmekse, Artvin'de ilginizi çekecek pek birşey bulacağınızı sanmıyorum, 25.000 nüfuslu, ortalama bir ilçe boyutlarında olan bir şehir. Bizim burda konaklamamızın sebebi ise ertesi gün çok methini duyduğumuz Borçka'daki Karagöl'ü görmekti.

Bu yüzden sabah erkenden kalktık ve sora sora Borçka minibüslerini bulduk. 8 TL ye Borçka'ya ulaştık. Biz oradan tekrar minibüs bulmayı umuyorduk ama meğerse sadece gruplar için minibüs kalkıyormuş, biz sadece iki kişi olduğumuzdan bize ancak taksiyle yukarıya çıkabileceğimizi ve taksinin de 70 tl olduğu söylendi, mecburen kabul ettik çünkü oraya gelmişken Karagöl'ü görmeden dönmek olmazdı.

Şansımıza taksi şoförümüz çok ilgili ve şeker bir insandı ve bizimle uzun uzun sohbet etti. İlk olarak kahvaltı yapmak istediğimizi söyledik ve bizi yol kenarında, bir derenin kenarında salaş bir yere götürdü ve güzel bir köy kahvaltısı yaptık.

Kahvaltının ardından tekrar yola koyulduk ve göz alabildiğine uzanan yemyeşil ormanların arasından, kıvrıla kıvrıla tırmanan yolda ilerlemeye başladık. 



En sonunda Karagöl'e vardığımızda muhteşem bir göl manzarası bizi karşıladı. 







Göl, etrafında tur atılabilecek büyüklükte...Etrafı çok yoğun bir yeşillikle kaplı, hava haziran sonu olmasına rağmen serin ve kapalı. Bu da gölün rengini koyu yeşil hatta siyah gibi gösteriyor. Adı da buradan geliyor tabii ki. Göl çevresinde tek bir yapı bile yok. Bu da doğal güzelliği kesintiye uğramadan doya doya izlemenizi sağlıyor. Tabii bu aynı zamanda göl çevresinde yemek yemek ya da konaklamak mümkün değil demek. Bizim taksici daha da yukarılarda bir ahşap binayı göstererek orada konaklanabileceğini söyledi. Yaklaşık gölün 7-8 km daha yukarısında bir yer ve taksicinin söylediğine göre göle tamamen hakim bir manzarası varmış. 

Gölün çevresini gezdikten sonra tekrar taksiye biniyoruz ve bizi Borçka'ya geri götürüyor, buradan da Trabzon arabalarına binerek Ayder Yaylası'na doğru yola çıkıyoruz. 

1 yorum :