8 Mart 2011 Salı

Black Swan-Bir Dönüşüm Hikayesi

    Yıllardan beri İzmir'in gördüğü en soğuk havada  sinemaya gittik. Yoğun bir tipi savururken dışarda, sıcak sinemanın koltuklarına gömülüp, aylardan beri beklediğimiz filmi izlemeye koyulduk.
Birkere en baştan söyleyeyim ki, Oscar'a aday filmler arasında kesinlikle en beğendiğim film...Kurgu, oyunculuk, kareografi...Hepsi nefes kesici ve etkileyiciydi. Hatta filme ara verildiğinde bir ön koltukda oturan kişinin dediğine katılıyorum: Enseme kadar gerildim kızın sorunlarından!Ve kesinlikle diyorumki, annesinin ak sütü gibi helal olsun Natalie Portman'ın aldığı Oscar!
Kızın kişiliğindeki bölünme o kadar gerçekçi ve vurucu verilmiş ki; hangi sahneler gerçek, hangi sahneler hayal ürünüydü hala düşünüyorum ve tam karar veremiyorum. Nina'nın, aldığı başrolün sorumluluğu altında ezilişi, zaten biraz çarpık durumda olan psikolojisinin her geçen gün bozulması, eski bir balerin olan ve Nina'nın doğumuyla mesleği bırakan annesinin kendi gerçekleştiremediği kariyerini onda görüyor olması öyle güzel yedirilmiş ki hikayeye, karakterin nasıl bir sona doğru gittiğini filmin ortalarından itibaren anlamaya başlıyorsunuz ama bu durum hikayenin tadını kaçırmıyor kesinlikle.

En etkilendiğim sahne ise, bir çoklarının aksine Nina'nın sahnede siyah kuğuya dönüştüğü an değil...Kuliste ağladıktan sonra, göz yaşlarının üzerine pudra sürerken; o hassas,kırılgan ve üzgün beyaz kuğunun altında siyah kuğu bakışlarının ortaya çıkışıydı. Sırf o sahne bile Oscar'ı kazanması için yeterli bir sebeptir diye düşünüyorum ben...