3 Ekim 2010 Pazar

İzmir ve çevresinde kahve turu...

Hafta ortasında kuzenim geldi İstanbul'dan...O kadar çok ortak yönümüz var ki,en başta da kitaplar ve kahveden aldığımız keyif.Bir süre sonra baktık ki İzmir gezimiz tamamıyla kahve konsepti üstüne oturmaya başlamış. En iyi kahve nerdedir?Nereye gidersek aynı zamanda güzel bir kahve keyfi yapabiliriz,bunları düşünür olduk.
İlk gün,güzel bir kahvaltının ardından vapura atlayıp soluğu Kızlar Ağası Hanında aldık.E izmir'e gelinir de Kızlar Ağasına uğranmadan,hele de fincanda pişen o enfes kahve içilmeden dönülür mü?
Bedestenleri gezip, antikacıları şöyle bir dolanıp, Şükrü Bey'in Yerindeki sedirlerde (hafta içi ve henüz öğlen saatleri olmasına rağmen) zorla yer bulup oturduk.Fincanda pişen orta kahvelerimiz anında geldi.Sonuçta İstiklal'in meşhur ''Mandabatmaz'' kahvesini de bilen biri olarak,içtiğim en iyi kahvelerden biridir diyebilirim hiç tereddütsüz.Ama kahve önünüze gelir gelmez yapışırsanız fincana,birkaç gün yanık dudak ve parmaklarla dolaşabilirsiniz ona göre. Çünkü adında bir kinaye yok; gerçekten de fincanın içinde pişiriyorlar kahveyi.  

Kahveleri de içince keyifler iyiden iyiye yerine geldi,kafeinin verdiği enerjiyle Konak'tan Alsancak'a kadar yürüdük,Kırçiçeği'nde güzel bir yemeğin ardından Alsancak iskelesinin karşısındaki Sakız Adası adlı güzel kafede ''beyaz soğuk çikolata''içtik su dolu bir bardağa batırılıp getirilen bir kaşık sakız macunu eşliğinde.

Ertesi gün,''bugünkü kahve keyfi İzmir manzaralı olsun'' dedim ben ve Asansör'e çıktık beraber.Kahve bir gün öncenin kalitesine yaklaşamazdı elbette ama manzara bu durumu telafi edecek güzellikteydi.



Akşama egeye yakışır şekilde bir balık menüsü hazırladık, yemeğin üstüne ağırlık çökünce tabii,yine kahve zamanı geldi.Bir arkadaşım Kıbrıs'tan gelirken bana Girne'nin ünlü ''CON'' kahvesinden getirdi.Tabi ben daha önce hiç duymamıştım ama internette şöyle bir araştırınca gerçekten de bilinen bir kahve markası olduğunu farkettim.Sahibinin adı ''Mehmet Hüseyin CON'' muş ve küçükken sarışın ve sevimli bir çocuk olmasından dolayı nedense ''İngiliz CON'' diye isim takmış çevresindekiler,ve sanırım daha sonra bu ad,soyadı olarak kalmış.Bize bu durum haddinden fazla komik geldi ve (her zaman yaptığımız gibi)işin suyunu çıkardık.Hele kuzenim,dönene kadar durup durup ''CON'' diyip gülüyordu. 


Kahvenin ilginç bir tadı var,klasik Türk kahvesine göre çok daha açık renkli ve hafif.İçinde nohut olmasından kaynaklanıyormuş bu durum.Zaten kafein oranıda çok düşükmüş ve bu yüzden bazı Kıbrıslılar günde 10-15 fincan içebiliyorlarmış.Tadı fena değil ama bizim gibi Türk kahvesi bağımlılarını asla ve kat'a kesmeyecek kadar hafif.Yani kahvaltının üzerine ayılmak için içmek için pek uygun değil;ama gece belli bir saatten sonra canınız kahve çekerse ve kahve uykunuzu etkiliyorsa, çok iyi bir seçim bence.

Ertesi sabah,kahvaltının ardından güne Karşıyaka'nın ünlü ''Küçük Avcı''kahvesiyle başladık.Becerikli kuzenciğin(CON'cuk diyoruz artık kendisine!) elinden taze çekilmiş,koyu ve de yoğun bir kahve ve yanında(bence) kahveye en çok yakışan çikolata:After Eight.
Son günümüzde can dostum İlknur'um bizi Alaçatı'ya götürdü.Taş evleri,dar sokakları ve kapı önlerindeki rengarenk çiçekleriyle huzur verici,göz alıcı ve otantik bir kasaba havası var Alaçatı'nın.Sokaklarında dolaşırken başınızı aşağı indiremiyorsunuz evlere bakmaktan.


Kısa bir turdan sonra acıktık tabii. Çeşme dolaylarına gelip Kumru yenmeden dönülmez elbette.Hemde Kumru'nun has ustasında,Kumrucu Şevki'de yedik.

Üç kardeş köpekde bize eşlik etti bu arada :))
Karnımız doyduktan sonra turumuza devam ettik ve kendimizi birden Alaçatı pazarının ortasında buluverdik!Tezgahların arasında dolaşırken,Ege'nin birbirinden leziz ve enteresan otlarının kokusu burnumuza geliyordu.

E tabii turu (yine) güzel bir kahve keyfiyle tamamlamak şart olmuştu ve kahve içecek güzel bir mekan aramaya başladı. Meydana bakan sevimli bir kahveye oturduk önce (Orta Kahve).Üstelik bebek arabasıyla masamıza yerleşmek baya bi zamanımızı aldı,masaların arasından,basamaklardan geçip zor bela oturduk en dipteki köşe masaya. Fakat ben menüyü elime alıp fiyatları görünce mekandan hoşlanmadığıma karar verdim.Cola 8TL,Türk kahvesi ise 5TL.
''İnsanı enayi yerine koyuyorlar,kalkın başka bir yere gidelim'' diyip apar topar kaldırdım kızları.Sonuçta Türk kahvesi.Maliyetinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz.Kızlar Ağası Hanında bile ( ki özelliği olan bi kahve sonuçta) 2TL ye içmişiz.
Neyse, arana arana dolaşırken,sakızlı dondurmasıyla ünlü olduğunu kapıdaki Hürriyet Gazetesinden kesilme  yazıdan anladığımız ''Veli Usta'' yı bulduk ve oturmaya karar verdik.Çünkü burda da kahve ''kumda''pişiriliyormuş.
Ve fakat,menüde fiyat yok!!''Yağmurdan kaçıp doluya tutulmayalım birde!!''Ama artık oturmuş bulunduk ve hiçbirimiz de soramadık fiyatları niyeyse.Aslında sormak lazım,menüde fiyat olmaması kadar saçma bişey olamaz!
Kahve yapılırken biz karşıdan izliyorduk, kahveyi yapan çocuk(ne yalan söyliyim) baya bi özendi yaparken.Fiyatla ilgili yorumlar yaptık,''ordan kaçtık acaba burda ne gelcek başımıza acaba''diye.Sonunda geldi kahveler...
Tamam,sunum güzel;bakır fincan kabı,bakır kapaklar...Kahve de oldukça başarılı;hatta ilk başta yoğun köpükten kahvenin sıvı kısmına ulaşamıyorsun,içecekten ziyade ''yenilecek'' birşey gibi duruyor.Sonra birkaç yudumda köpükte bir delik açmayı başarıp kahveye ulaşabiliyosun.Tamam,buraya kadar sorun yok!
Ancaaaaaaaaaaaaak, hesabı isteyipde üç kişilik Kumru menüsüyle aynı hesabı ödeyince (Tanesi 7 TL!!!!!!!),sinirlerim hopladı benim!Turistik yer olabilir,değişik bir yöntemde kullanılıyor olabilir,ama bu insanı enayi yerine koymaktan başka bişey değil!(Bizlerde enayiler oluyoruz tabii bu arada)
Söylene söylene çıktık ve dondurma da yemedik.Onlar kaybederler!!!!!!
''Neyse'' dedim bir süre sonra...''İnsan arada sırada böyle kazıklar yiyebiliyor,güzel bir ''Kahve Lezzet Durakları'' turunun Volume:4 final bölümünde üzerine soğuk su içip ayrıldık mekanımızdan.Sağlık olsun.Alaçatı'nın güzelliğini gölgeleyemez işletmecilikten anlamayan zihniyetler :))

2 yorum :

  1. istanbulda yaşayan bir izmirli olarak çok özlemişim yaa.. çok kıskandım. çok güzel bir tur olmuş (:

    YanıtlaSil