25 Temmuz 2014 Cuma

Yeni Bir Başlangıç...

Değişim insanı son derece zorlayan bir olgu, hele de bu değişim hayatınızı alt üst edecek, yepyeni bir başlangıç yapmanıza yol açacak kadar büyük bir değişimse...Ben de uzun bir süreç sonunda hayatımda büyük bir değişim yaparak yaşadığım şehri ve hatta ülkeyi bırakıp yeni bir dünyaya adım attım. Beyaz atlı prensimin peşinden Portekiz'e geldim ve güzeller güzeli bir üniversite şehri olan Coimbra'ya yerleştim. Hayatın insana ne getireceği asla bilinmez tabii ama büyük bir aksilik olmadığı sürece hayatıma burada devam edeceğim gibi görünüyor şimdilik...İşte bu sebeple Coimbra ve Portekiz'le ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum burada.
Coimbra, tam anlamıyla bir üniversite ve öğrenci şehri...Yani hayatımda bu kadar öğrenci şehri olan başka bir yer görmedim. Herşey üniversitenin etrafında dönüyor. Şehrin ekonomisinin bel kemiğini üniversite oluşturuyor.Kuruluş tarihi 1290 olan üniversite Avrupa'nın ve dünyanın en eski üniversitelerinden biri...20.000 civarında öğrenciyi barındıran üniversite pek çok yabancı öğrenciyi de ağırlıyor ve bu yüzden en kozmopolit Portekiz üniversitesi olarak görülüyor.
Tarihi anlamda da büyük bir öneme sahip olan şehir, Guimaraes, Lisbon ve Porto ile beraber Portekiz'e başkentlik yapmış (1143-1255) dört şehirden biri. Coimbra küçük tepecikler üzerine kurulduğu için oldukça iniş-çıkışlı bir kent. Bu durum şehri yürüyerek dolaşırken insanı biraz zorlasa da muhteşem manzaralar sunuyor insana bir yandan. Mondego nehrinin iki yakasında yer alan şehri 4 farklı köprü birbirine bağlıyor.


Şehir genel anlamda yukarı bölgedeki üniversite ile aşağı bölgedeki Baixa denen (ve Portekizce'de ''aşağı'' anlamına gelen) bölge olmak üzere ikiye ayrılıyor. Baixa birbirinden şık kafeleri, pastahaneleri, butikleri ve Art Deco döneminden kalma  mağazalarıyla insanı çok daha eski dönemlerde bir gezintiye çıkmış gibi hissettiriyor. Zaten bu farklı bir yüzyılda bulunma hissine Portekiz'in pek çok yerinde kapılıyorsunuz.


Coimbra, büyük ölçüde üniversiteden kaynaklı olarak, Portekiz'in pek çok yerine göre yaşam standartları çok daha yüksek olan bir şehir. Ülkenin en büyük 2. hastahanesini yapısında bulunduran üniversite doğal olarak yoğun istihdam sağlayarak gelir seviyesini ülke ortalamasının üzerine çıkarıyor. Günün hemen hemen her saatinde kafelerde, pastahanelerde ve restoranlarda oturan, sohbet eden, kahve içip Nata yada benzeri geleneksel tatlılarda yiyen insanlara rastlamak mümkün. Kafeler ve pastahaneler Portekiz'de birer sosyalleşme alanı. Aynı bizdeki gibi aslında ''kahve bahane''. İnsanlar komşularıyla, dostlarıyla, eşleriyle veya sevgilileriyle bir araya gelmek ve gündelik havadislerden, dedikodulardan haberdar olmak, biraz sohbet etmek için mutlaka günde bir kez bu gibi yerlere gidiyorlar. İşin güzel yanı ise, bunun için şehir merkezine kadar gitmenize gerek olmaması. Çünkü Portekiz'de ve tabii ki Coimbra'da her sokak arasında, her mahallede bu tip bir yer bulmak mümkün. 





Şehir ayrıca pek çok turistik noktaya yakınlığı bakımından da gezginler açısından stratejik öneme sahip. Örneğin Portekiz'in en geniş Roma harabeleri olarak bilinen Conimbriga 16 km, Napolyon savaşlarının gerçekleştiği Buçaco Dağı ve hemen yanındaki Spa merkezi olan Lusa  25 km, Motemor-o-Velho' daki tarihi kale ise 32 km uzaklıkta. Ayrıca okyanus ve kumsal meraklıları için de Figuera da Foz sahili bir saatlik mesafede...