25 Eylül 2010 Cumartesi

Bilen bilir;okumak, seyahat etmekten bile çok sevdiğim tek şeydir şu hayatta.Hani, ''boş zamanlarımda kitap okurum'' gibi değilde ''boş zaman yaratır ve o yaratılan iki ara bir dere zamanda tüm dünyadan soyutlanıp kitap okurum'' gibi bişey.Yani öyle sessiz bir ortam,güzel bi ışık, rahat bi koltuk tadında lükslerim olmadan bile, frenleri patlamış gibi yol alan çılgın şoförlü minibüslerde,çığlık çığlığa bağırıp çağıran bir sınıf dolusu çocuğun arasında,birilerinin-nedense-son sesinde izlediği bir televizyonun yanıbaşında,hiç farketmez.Yeterki seveyim o kitabı,yeterki içine alsın beni,dünyayı ve geçen zamanı unutuveririm, kafamı kitaptan kaldırınca,sanki derin bir uykudan uyanmış gibi,çok leziz bir yemek yemiş de tadı damağımda kalmış gibi, ne biliyim işte, sanki ''herşey çok güzel olacakmış''gibi hissederim bazen.
Hani mevsim kışsa ve günlerden pazarsa...Hava ''ha yağdı ha yağacak''bulanıklığında soğuksa...Uyanırsın sabah,pencereden bakarsın,yok,çıkılacak gibi değil...CNBC-E de yüzüncü kez izlenen Avatar(Son Hava Bükücü) eşliğinde güzel bi kahvaltı, ve ardından kanepeye uzanılıp okunan leziz bir kitap...İşte ''hayat çok güzel yaaa'' dediğim anlardan biri...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder